banner4
14.10.2022, 11:28

ASKER SAİME

1890’lı yılların başında Edirne’de dünyaya gelmiştir. Tam adı Münevver Saime’dir.

Yunanlıların İzmir’i, itilaf devletlerinin de İstanbul’u işgali sırasında Darülfünun’da (Bugünkü İstanbul Üniversitesi) öğrencidir. Bu işgal hareketleri üzerine arkadaşlarını toplayarak birşeyler yapmaları gerektiğini anlatmaya, arkadaşlarını ve ailelerini bilinçlendirip örgütlemeye başlamıştır.

Arkadaşlarını da ikna edip milli mücadeleye katılmaya karar verirler.

Okulunu bitirdikten sonra İhtiyat Zabiti (Yedek Subay) Münir Beyle evlenmiştir.

İzmir’in işgali üzerine 22 Mayıs 1919’da İstanbul Kadıköy Belediyesi Binasının önünde bir miting düzenledi, şiddetli yağmura rağmen 20.000 kişi toplanmıştı  ve mitingte ateşli bir konuşma yapar. Bu konuşmasında,

“Kardeşlerim biz sadece üzülüyoruz, ağlıyoruz. Ancak ağlamalarımızı duyacak, anlayacak, hak verecek bir kalp yok. Bu nedenle ağlamalar sızlanmazlar kendimizi paralamaktan başka işe de yaramaz. Bizlere bu işgal ve işgalciler güzel gösterilmeye çalışılıyor. Bu tuzağa, kandırmacaya düşmeyin. İşgal edilen bizim vatanımız, öldürülen de bizleriz. Teşkilatlanmak, harekete geçmek, düşmanı kovmak lazımdır. Her Türk’ün söylemek istediği, ancak korkusundan söyleyemediğini ben sizlere söylüyorum. Aldatıcı kaynakların yazdıklarına da, söylediklerine de inanmayın. Sorunsuzca vatanımızı işgal edip ele geçirmek, bizleri de yok etmek istiyorlar. Böyle beklersek vatanımızı da, hayatımızı da, herşeyimizi de kaybedeceğimiz. Sessiz ve sinsi olayları görmemiz lazım. Ben ve arkadaşlarım eli kolu bağlı beklemeyeceğiz, direneceğiz, savaşacağız. Sizler de direnişe katılın. Zaman beklemek, korkmak, sinsi işgale korkarak sessiz kalmak zamanı değildir. Yarın geç olabilir”. diyerek haykırmış ve herbir vatan evladını direnişe katılmaya davet etmiştir.

Bunun üzerine tutuklanır ve bir süre tutuklu kaldıktan sonra bir yolunu bulup kurtulur. 

Mondros Mütarekesinden sonra eşiyle birlikte İstanbul’da bulunan gizli bir teşkilata katılarak, milli mücadele çalışmalarına hız verdiler ve Ankara’ya gönderildiler.

Yozgat’ta başlayan isyanı bastırmak için eşi yedek subay Münir Beyle birlikte sevk edilen askeri birlikte yer aldılar.

İsyanın bastırılmasından sonra Ankara’ya döndüler. Bu kez de, İstanbul-Ankara arasında askeri istihbarat kuryeliği için İstanbul’a gönderildi. İstanbul-Ankara arasında, o dönemin ulaşım sıkıntısı, işgal kuvvetlerinin kontrolleri, içerideki hainlerin ihbarları, açlık ve yokluk gibi bir çok sıkıntıyı aşarak bu görevini çoğu kez tek başına ve türlü badireler atlatarak başarıyla yerine getirmiştir.

İzmit’te bir görevi sırasında baskına uğrayıp yaralanmış ve baskından zor kurtulmuştur. Ancak askerin moralinin bozulmaması ve aldığı görevin gecikmemesi için yatılı tedaviyi reddederek, yarasını pansuman ettirip sıkıca bağlatarak ve bunu da herkesten gizleyerek görevine devam etmiştir.

Düzenli ordumuzun kurulup yunanlılarla yapılan savaşların bir çoğuna kimi zaman cephede savaşarak, kimi zaman birlikler arasında istihbari bilgiler getirip götürerek, kimi zaman farklı iller arasında kuryelik yaparak olağanüstü zor görevlerin altından başarıyla kalkmıştır. 

Kadın başına ve çoğu kez de tek başına yaptığı bu kritik görevler, milli mücadelenin başarıya ulaşmasında oldukça önemli katkılardı.

Bu görevlerinden dolayı kendisi Asker Saime olarak tanındı ve anıldı.

Bu hizmetleriyle istiklal madalyasıyla ödüllendirildi.

Savaştan sonra Saime Hanım eşiyle birlikte İstanbul’a döndü. Maarif Nezareti (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından öğretmenlik görevi verildi ve Beyoğlu Kız Lisesinde edebiyat öğretmenliğine başladı.

1 Haziran 1951’de İstanbul’da hayatını kaybetti.

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah..

Yorumlar (0)
12
az bulutlu