banner4
26.08.2020, 10:32

Anadolu’da ki uzun yürüyüşün adıdır; Kızılelma!

Başımıza bunca yıldır gelenlerintabiri caizse müstahak olduklarımızın sebepleri üzerine de artık enine boyuna düşünmemiz gerektiğine inanıyorum!

Ülkemizin yönetiminde söz sahibi olanlar ve onların destekçileri Türk Milleti, Türk Dili, Türk Tarihi, Türk Sanatı, Türk Müziği dendi mi kaçacak delik arardılar daha birkaç yıl öncesine kadar!

Sonra “açılım” denen neidiğü belirsiz bir süreç sonunda ülkenin başına gelmeyen kalmayınca durup “biz nerde hata yaptık” diyerek kendilerine geldiler! Bu olumlu değişim Türk Milleti olarak bizi elbette çok mutlu etti.

Dün “açılımı safsatasına bir son verin” diye avazı çıktığı kadar bağıran ve sesini duyurmaya çalışan benim gibi düşünen bir avuç insana her türlü hakareti yapan insanların çoğunun, yüzleri bile kızarmadan; “Kızıl Elma” ve“Turan İdeali”edebiyatı yapıyor olmuş olması ve sağda solda“hiçte bilmedikleri”bu konular üzerineahkâm kesmeye başlamalarına ancak güldüğümü söylemeliyim!

Ben yine de istedim ki; aklı başında “ahkâm” kessin sonradan olma “Kızıl Elmacılar” diye satır başlarıyla da olsa “Anadolu’da ki Türk Yürüyüşünü”ve bu iktidar zamanında “Anadolu Coğrafyasında” hangi zor badireleri atlattığımızı anlatayım istedim!

1071 Malazgirt Zaferi’ni Sultan Alparslan’la kazanan Selçuklular Anadolu’yu Türk Milletine sonsuza dek yurt edindiler!

Hepimizin bildiği gibi; o tarihte Anadolu coğrafyasında egemenlik sürdüren tarihi bir hakikat olarak Bizans İmparatorluğuydu.

“Sultan Alparslan” önderliğinde ki Türk Milleti; uzun bir yürüyüşten sonra geldikleri Anadolu’yu,“Malazgirt Meydan Savaşını” kazandıktan sonra vatan edinmiştir.

Bu tarihten itibaren mührünü her alanda vuran “Selçuklular” bu güne kadarki bildiğimizAnadolu coğrafyasında ki“Türk Tarihinin” temellerini atmıştır.

“Anadolu Selçuklu Devletinden” ve “Türk Beyliklerinden” sonra Anadolu coğrafyasına “Osman Bey” tarafından kurulan “Osmanlı-Türk Hâkimiyeti” damgasını vurmuştur.

Bugün bu coğrafyada, “Mustafa Kemal Atatürk” önderliğinde verdiğimiz “Milli Kurtuluş Savaşından” sonra kurulan ”Türkiye Cumhuriyeti Devleti” egemenliğini devam ettirmektedir.

Bundan birkaç yıl önce ülkemizde “açılım” adı altında resmen bölücülere, siyasi Kürtçülere çanak tutulmaktaydı!

Maalesef o günlerde hemen hemen her gün bu ülkenin çeşitli illerin de ayaklanma provaları yapılmaktaydı!

Barış ve kardeşlik sözcüğünü ağızlarına pelesenk yapan “siyasi Kürtçüler” ve onların itici kuvveti olan köşe yazarlarının ve gaflet içinde ki siyasetçilerin tek bir hedefi vardır; ülkemizi “iki dilli” ve “birçok eyaletli” bölünmüş bir devlet haline getirmek!

Bu hedefin arkasında ki asıl güç de hiç kuşkumuz yoktu; AB ve ABD’deydi!

Ülkemizin “Doğu ve Güneydoğu Coğrafyası” tarih içerisinde olduğu gibi bir kez daha istismar edilmişti ülkeyi idare edenler tarafından. Bu defa ki istismarın adı;“dil ve milliyet” üzerinden yapılmaktaydı!

Tarihi gerçekler göz ardı edilerek yüzeysel değerlendirmelerle bugün dilimizden düşürmediğimiz “bin yıllık kardeşliğimize” gölge düşürmüştü.

O günlerde milletimizin karamsarlığa düşmemesi için, oynanan oyunları çok iyi analiz etmek zorunluluğumuz olduğunu defalarca yazdım çizdim.

Demiştim ki özetle; “eğer iktidar bir çıkış noktası aranıyorsa bu bölgelerimizde ki meselelere dair, “açılım” denen ne idüğü belirsiz, yıkıcı ve ayrıştırıcı projelerden medet ummaktan bir an önce vazgeçmesi gerekmektedir!”

İki dille eğitim” ve “özerklik tartışmalarının” gölgesinde birkaç yıl geçirdik bu güzel ülkede!

Dünde bugün de şunu ifade ediyorum.

Eğer iyi yönetilmezsek ve uyanık olmazsak bu güzel ülkenin birlik ve beraberliği tehlikededir. Birileri bu düşünceye paranoya deseler de gerçek budur!

Buna rağmen umudumuzu hiç yitirmedik.

15 Temmuz karanlık gecesini yaşadığımız günde bile umudumuz hep var oldu!

Bize bu umudu veren gerçek şuydu; Osmanlı İmparatorluğu gibi çok milletli bir devlet yapısında bile “Milliyetimizi” ve “güzel Türkçemizi”korumuş bu coğrafyanın asıl evlatlarının var olmasıydı!

Bir kez daha ifade etmek istiyorum sesimin ulaştığı insanlara!

Dünya üzerinde yaşayan “Türklerin” birlikte yaşama idealinin ifadesi olan “Kızıl Elma” yani “Turan Ülküsü” Türk Milletinin evlatlarının tarih boyunca “kalbinde ve şuurunda” ki bitmez tükenmez hasretidir!

Onun için; 1071 Malazgirt Zaferinden sonra bin yıl Anadolu coğrafyası üzerinde yaşayan“Türk Milletinin” birlik ve bütünlüğünü esas alan fikirler üretmeliyiz.

Böyle olursa dün ki gibi “açılım projelerine” gerek kalmadan kardeşliğimizi yeniden pekiştirebiliriz. Aksi halde; dün “ayaklanma provaları” ve bir “darbe girişimine” maruz kalan ülkemiz yarın ki günde bölünmenin eşiğine gelir!

Görüşmek üzere, Allah’a emanet olun…

Yorumlar (0)
12
az bulutlu