www.vasat.com
2022-06-10 09:20:42

BAŞGİL VE BİLGELİK IŞIĞI

Av.Metin KAZAN

10 Haziran 2022, 09:20

Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil gençlik çağını anlatıyor:

“ Birinci Dünya Harbi’nde dört buçuk sene, Kafkaslarda cepheden cepheye koştuktan ve bu felâketli harbin bütün sefalet ve ıstırabını çektikten sonra, nihayet İstanbul’da terhis edildim. Terhisimin ilk haftalarında müthiş bir avarelik ve kararsızlık içinde kaldım. Ne yapmalı ve hayatta nasıl bir yol tutmalıydım? Yarım kalan tahsilime devam mı etmeliydim; yoksa terhis edilen birçok arkadaşlarım gibi tahsilden vazgeçip iş hayatına mı atılmalıydım?

İçimi kemiren bu tereddüdü yenemiyor, bir türlü karar veremiyordum. Görüp konuştuğum kimseler beni hep tahsil hayatından soğutuyor ve bir iş tutmaya teşvik ediyordu.

Bir aralık, Sirkeci kahvelerinden birinde genç bir tüccar hemşehrime rastladım. Mal almaya gelmiş. Bana ne yapacağımı ve ne iş tutacağımı sordu. Ben de kararsız olduğumu, fakat gönlümün tahsile dönmeye aktığını söyledim.

‘Şaşarım aklına, okuyup da kütüphane faresi olacağına, benim gibi iş yap da para kazan!’ dedi.

Bilâhare hırsının kurbanı olup genç yaşında ölen bu tüccar hemşehrimin sözleri, zaten sallanan içimi, bütün bütün alt üst etti. Adeta şaşkına dönmüştüm.

Nihayet, ilmine ve kemâline derin bir hürmet beslediğim ve kendisinden feyz aldığım, Şevketi efendi isminde eski müderrislerden (profesör) bir zat vardı. Bu zatı ziyaret edip fikrini öğrenmeye karar verdim ve kendisini Çarşıkapı’daki evinde ziyaret ettim. Hoşbeşten sonra, Hoca bana ne yapacağımı sordu. Ben de kendisine kararsızlığımı anlattım. Bana şunları söyledi: ‘Tereddüdü bırak ve tahsile devam et. İnsan ihtiyarlığına kadar ömrünün her çağında iş hayatına atılabilir ve az çok muvaffak olur. Fakat okuyup öğrenmenin muayyen bir çağı vardır. Sen bugün bu çağdasın. Bu çağı geçirirsen ona bir daha dönemezsin ve istidadını heder etmiş olursun. Okuyup öğren de, sonra istersen tüccar ol. Bunda bir zararın olmaz.’

Bu hikmet dolu sözler üzerine kararımı verdim ve pişman olmadım…” demektedir.

Görüldüğü gibi Ali Fuat Başgil ilmin yolunu seçmiş, ilmi ‘kazanç kapısı’ haline getirmeden memleketi için yaşadığı zamanda büyük özverili çalışmalar yapmıştır.

Meseleyi toparlayacak olursak, insanın kendi üzerindeki hâkimiyeti, iyiye ve kötüye ilişkin bilgiye sahip olmakla mümkündür. İnsan kendisinin ne olduğunu, neden gelip nereye gittiğini, hayattaki en temel ihtiyaçların neler olması gerektiğini, insan yeteneklerinin kendisinden ne beklediğini doğru bildiği takdirde kendi üzerinde gerçek bir hâkimiyet kurar. İlkçağ’ın erdemli filozofu Sokrates, erdemle bilgiyi birleştirerek “doğru davranışın ancak doğru bilgiyle mümkün olabileceğini” beyan etmişti. Sokrates bu şekilde “kavrayıştan yoksun olan kişileri ahmak (budala)” olarak tanımlamış ve bu ahmakların “ölçü ve kural bilmez” olduğunu söylemişti.

Öyleyse insanın ahlaklı olması ve ahmak olmaması için bilgiyi sevmesi, doğruyu ve iyiyi öğrenmesi gerekir. Kötülük, bilgi eksikliği bulunan ve bilmediğini bilmeyerek cehalet bataklığından kurtulamayan insanların eylemleridir. Ali Fuat Başgil (1893-1967) Sokrates’in bilgelik ölçütlerini kendine rehber etmiş değerli bir aydınımızdır.

Rahmetle yâd ederiz.

Kaynak: Gençlerle Başbaşa/ Yağmur Yayınları/ 2014

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.