banner4
21.12.2020, 16:30

Allah ile Evren Bağıntısı

Allah’ın “tek”lik boyutunda, gerçek ve tek varlıktan başka bir şey yoktur. Her şey “bir”in başka bir bire eklenmesiyle ortaya çıkar. Burada görüldüğü sanılan çokluk, “tek”in aynalardaki görüntüsünden başka bir şey değildir. Bilindiği üzere tasavvuf geleneğinde üzerine sıklıkla vurgu yapılan “tek”lik boyutu, birçok kez evrenlerin ayna üzerinde yansıtılan bir görünüş olduğu benzetimi üzerinden açıklanmaya çalışılmıştır.

Bu benzetime göre; herhangi bir odanın her tarafının parça parça ayna ile kaplandığını varsayalım. İçeriye giren birimsel bir varlık olarak insanın her bir ayna parçasında farklı organları farklı yönleriyle gözükecektir. İlk bakışta ortamda birden çok insan varmış gibi gözükse de işin gerçeğinde tek bir insanın olduğu ve ayna parçalarının içinde bulunduğu durumun ve özelliklerinden dolayı farklılaştırdığıdır. Burada; oda dünyayı, aynalar insanları ve diğer nesneleri, insan ise Allah’ı simgelediği varsayımıdır. Tek ve bir olan Allah, özelliklerini yaratılmış tüm varlıklar üzerinden yansıtmıştır.

Allah ile kendi aralarında çeşitli perde ve engeller bulunan birimsel varlıkların gerçeğe bakış açıları birbirinden farklı olacaktır. Durum böyle olunca, varlık boyutundaki bu çeşitli görüntüler karşısında onların hayrete düşmeleri kaçınılmaz olur. Çünkü, yetenek ve kapasitesi kendine özgü olan ve yalnızca akla dayanan düşüncesi kendine perde ve bağ olan kişi, doğada yaratılmış bulunan çeşitli görünüşlere baktığında, bu farklı farklı görüntülerin ne olduğunu ve tek öz varlıkla aralarındaki bağlantıyı çözmeye çalıştıkça, hayreti kat kat artar ve işin gerçeğini bir türlü anlayamadığı için, kendi kendine çırpınır durur. Bu bağlamda, her şeyden önce Yüce Allah konusundaki bilgimizi “biz”den elde etmekten başka olanağımız yoktur. Gerçekte ”biz” kavramı, özel olarak özvarlığımız, genel olarak ise tüm boyutsallık yani evrenlerdir. Özel anlamda “biz”, Resulullah’ın “kendini bilen Rabbini bilir” sözünde dile getirilmişken, genel anlamda “biz” ise ”Görünenden ve bilininden, görünmeyene ve bilinmeyene ulaşma” biçiminde ilkelendirilmiş bir düşüncenin anlatımıdır. Aslında tasavvufçu bilgelerin sıklıkla dile getirdikleri gibi, Resullullah’ın “kendini bilen Rabbini bilir” sözünün, “Görünenden görünmeyene ulaşma” yönteminin aslında alt anlamıdır.

Yüce Allah, Kur’an’da evrenle ilgili birçok  önemli konuları bizlere bildirir. Bize düşünmemiz ve akletmemiz için bildirilen konularda Allah’ın yüceliği, gücü, egemenliği, mükemmelliği, sınırsızlığı ve sanatının inceliği ile varlık boyutunun kapsamı gerek kıssa diye nitelendirilen olgularla, gerekse benzetim ve simgeleştirilerek değişiklik ve farklılık bulunan yetenek ve kapasitedeki insanın anlayabileceği biçimde çağlar ötesine evrensel bir dille anlatılır. Bu bildirimler aynı zamanda Allah’ın kendi öz varlığının var olma gerçekliği ile gerekliliğinin anlatımıdır.

İşte bu gerçekliği, Allah bize Bakara Suresi 2/117 ayetinde; “O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir işe hükmetti mi ona yalnızca “ol” der, o da hemen oluverir.”  diye açık bir şekilde bildiriyor.

Bu ayetin gizemlerinden birisi, Allah’ın kendine özgü tek ve gerçek varlığının var olmak için hiçbir şeye gereksinimi bulunmadığının açık bir göstergesidir. Bu durum, aynı zamanda Allah’ın kendisinin varlık niteliklerini ve “tek”lik boyutunun anlam ve kavramsallığının kanıtıdır. Bu derin kavrayış gücü, insanı sonsuz ve sınırsız gücün sahibine ve tüm boyutsal yaşamların egemenine yönelmeye, yakarış çağrısına ve mutlak yönetmenlik ve egemenlik gerçekliğine bizi götürür. Yüce Allah’ın bilgi boyutunun sınırsız ve sonsuz olması ve her şeyi kapsaması ile Resulullah’ın çağrısına isteyerek ya da istemeyerek olsa bile derin kavrayış sahiplerini yönlendirir.

Yüce Allah nesnel ayetleri; gören gözlere, hisseden gönüllere her zamana ve her çağa evrensel bir bildirimdir ki, bu bildirim tümel bilincin çağlar ötesi evrensel bir çağrısı niteliğindedir.

İşte Allah’ın bu yöndeki çağrısını Ali İmran Suresi 3/191 ayetinde; “Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru, derler.” diye bizlere bildiriyor.

Yine Allah’ın tek ve gerçek varlık oluşunun kanıtlarından biri olan Bakara Suresi 2/164 ayetindeki bildirimidir; “Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre hazırlanmış bulutları evirip çevirmesinde, elbette düşünen bir topluluk için kanıtlar vardır.

Ayrıca Mulk Suresi 67/19 ayetinde; “Üstlerinde kanat çırparak uçan kuşlara bakmazlar mı? Onları havada ancak merhametli Allah tutuyor. Kuşkusuz O, her şeyi gereği gibi görendir.” Diye bizlere bildirilmektedir.

Yukarıda aktardığımız bu ayetler, aynı zamanda birimsel bir varlık olarak insan, Allah ve evrenler ilişkisinin nasıl bir gerçekliğe dayandırılması gerektiğinin göstergesidir. Birimsel birer varlık olarak insan, bu sonsuz güç ve insanlık algı işlevini aşan işleyiş karşısında, Rabbine yönelmesi onu kavraması kaçınılmaz bir olgudur ve gerek inancı gerekse güveni ona sığınmakta bulacaktır. Çünkü, insanın sosyal olarak en önemli gereksinimi güven duygusunun eksikliğidir. İnsanlar ancak Allah’a dayanmaları ve onun varlık ve “tek”lik boyutunun bilincinde olarak sonsuzluk mutluluğuna doğru yol alabilirler.

Allah’ın elçilerine bildirimleri olan “vahiy” kesin ve tartışmasız bir bilgi kaynağı olup, temel ve değişmez yasalara vurgu yapar. Bilindiği üzere, bilim ise kendi özgün yapısı gereği; kanıt, kuram ve savlara dayanan ve bulunulan zamanın koşullarına ve olanaklarına göre değişken bilgiye sahip olmasının yanında, tüm bilimsel buluşlar insanlığın yetenek ve kapasitesi ile gelişim sürecine bağlı olduğu kadar, kuşkuculuk kuralını da içerisinde bulundurması gereken bir olgudur. En önemli noktası, sınırlı kapasite ve yeteneğe sahip insanoğluna özgü bilgi, buluş, sav ve kuramlara karşın, tümel bir bilincin evrensel yasaların karşısındaki durumuyla kıyası bile olası olmayan bir gerçekliktir. Balığın karnında, karpuzun çekirdeğinde, arının peteğinde Allah sözünü arayanlar tüm evrenlerin her parçacığında, güneşin doğuşunda, yağmurun yağışında, kara topraktan her türlü rengi ve eşsiz tatları çıkaran tümel evrensel bilincin tek ve gerçek sahibi olan Allah’ın yapıtlarını görmek bile yeterli kanıtlardır.

İşte Yüce Allah bunu bize Bakara Suresi 2/115 ayetinde; “Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü işte oradadır...” diye bildiriyor.

Kur’an, bir kanıt kitabı olmanın ötesinde olup, Allah’ın elçileri aracılığıyla Allah’ın kendine özgü sisteminin işleyişi konusunda insanlığa onların anlayacakları dil, kıssa dediğimiz olaylar, olgular ve simgelerle anlatan tüm çağları kapsayan öğütsel bir bildirimidir. İster inanırsınız isterseniz inanmazsınız, seçim ve irade kişiye özgü olup, kendi seçimlerinin sonuçlarına ölümötesi sonsuzluk yaşam boyutunda karşılık bulmak üzerine kurulmuş olan Allah sisteminin bir gereğidir ve bu konuda hiçbir kimseye gereksinimi ve sorumluluğu bulunmayandır.

İnsan, Allah’ın bu sisteminin mükemmel ve kusursuz işleyişi karşısında kendi konumunu ve Allah’ın yerini iyi çözümlemelidir. İnsanoğlu şu gerçeği iyi görmeli ki, milyarlarca yıldızın, gezegenin, galaksinin, mükemmel uyumlu düzeni ve işleyişi devam ederken, insan aslında bu gezegenlerden yalnızca toplu iğne ucu kadar bir gezegen olan dünya gezegeninde yaşayan birimsel bir varlıktır.

İşte Allah Haşir Suresi 59/24 ayetinde; “O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu anar. O, mutlak güç sahibidir, karar ve gerçeklik sahibidir.” diye bize bildiriyor.

Kısacası birimsel birer varlık olarak insanoğlu, yukarıda açıkladığımız esaslara göre, gerçek ve öz varlık olarak “tek”lik boyutunun bilincinde ve kendi birimselliğinde tümeli kavramak suretiyle Allah’ın değişmez sisteminde yaşam sürmesi dileklerimle...

 

Yorumlar (0)
12
az bulutlu