AK PARTİNİN BEL FITIĞI
Yüz yılda demokrasiyi inşa edemedik, ama demokratik yolla rejimi değiştirdik. Bu değişime muhalif partiler, kronikleşen parlamenterist ezberlerini bozmamakta ısrarcılar ve daha birçok konuda kıyameti koparıyorlar. Ulus devletlerde siyasetin karakteristik bir özelliğidir; partiler demokrasi kriterlerinden ziyade, ulus devlet kriterlerine göre siyaset yaparlar. Diyalog ve demokrasi kriterlerinden ise, işerine geldiği zaman söz ederler. Bugün, “Demokrasi için Birlik” bayrağını açmak isteyenlerin temel amacı vatandaş için uyutma beşiği olan Parlamentarizme geri dönmektir.
Öyleyse;
2013 den bu yana ülkedeki sosyopolitik gelişmelerin ele alınarak, kitlelerin Başkanlık sistemini anlaması için, iktidarın kendini yenilemesi, başkanlık ve seçim yasalarının alt yapılarını tamamlaması ve gecikmeden demokrasinin kriterlerine uyması şart...
Kendi tabanının hafızası kadar, kamuoyunun hafızasında da güven tazeleme adımlarını yeniden atması şart...
Demokratik haklar terazisinde şu an kaç okka geldiğini önce kendisinin bilmesi şart…
“Eğri Kılıç” ile kendini yeniden düzeltme kabiliyetine ve cesaretine sahip olduğunu göstermesi şart...
Pkk problematiği ile Kürd Demokratik Hakları konularında devletin yasal adaletini sağlaması şart…
Sayın Bahçeli’nin İYİ partiye tabanını kaptırmamak için, tüm Kürdleri bölücülükle suçlayan, halkın değerlerini tek yumurtaya koyup duvara vurma tarzından, saldırgan tavrından, “devlet adamı” tavrına gelmesi ve modern milliyetçi demokrasi anlayışında “ikna” edilmesi şart…
Yeni rejim için, demokratik siyaset üretmesi gereken kadroların total seçmeni ve genç seçmeni kazanma projelerine yönelmeleri şart…
Önümüzdeki ilk seçimde her soydan ve boydan ittifakın ortak taktik ve stratejik hedefi olacak olan Başkan’ı düşürme çabalarını boşa çıkarmak şart…
Ekonomiyi iyileştirmek kadar, baskıcı siyasetin yerine, demokratik diyalog siyasetinin ortamını yaratmak şart...
Seçim yasalarını ve reformlarını tamamlamak şart…
Başkanlık sistemini iğneden ipliğe anlaşılır bir vitrinle sunarak, yeni yüzleri, yeni seçmenleri ve kendi küskünlerini kazanmak şart...
Ak Partinin bel fıtığı
Partiden kopanlar, iki parti kurdu. Bu kopuşlar, partiye sosyopolitik bir dinamizm ve toparlanma getirebilir mi? Hâlâ getirebilir. Ama iki partiden daha fazla önemsememiz gereken bir iç sorunumuz, bir demokrasi sorunumuz, bir iç kanamamız var ki, kimseler dokunmuyor, dokunamıyor. Partinin siyasi omurgasındaki bel fıtığı spazmından, Kürdlerden söz ediyorum… Partinin 2015’e kadar aldığı oylarının %30’u Kürd idi. Örneğin, bana “Dünyanın en büyük Kürd partisi Ak Partidir.(*)” dedirten bu halkın oyu neden % 20’nin altına düştü? Bu düşüş neden?
Kayyum Siyaseti
Partinin ebcet sayfasında bir hesabımız yok.
Halkımıza hizmet sorumluluğumuz var.
Kastımız şu yada bu siyasetçi, şu yada bu bürokrat zaten olamaz.
Biz bir tespit yapıyoruz.
İki derdimiz var. Birinin adı Diyarbakır’dır diğerinin Türkiye...
Özlenen ve büyüyen iki hasretimiz var.
Birinin adı adalettir. Diğerinin demokrasi...
Sanırım cesaretle hatırlatmakta yarar var; yasal bir müdahale olan kayyum pratikteki yanlışlarıyla beraber dördüncü yılına giriyor ve maalesef siyasetten kimi yerlerimiz sırıtarak eriyor. Bakan kör değil, baktığını gören olmalıyız.
Örneğin, Diyarbakır’da 2018 genel ve 2019 yerel seçim sonuçlarının nedenlerini 2023 seçimleri gelmeden bir daha analizlerini yapıp, sentezlemeliyiz.
Naçizane şu kadarını söylemekle yetineyim; İktidarımız, kayyumlar atamış ama, partili sivil siyasetçilerini kendi eliyle sahada saf dışı bıraktığını pasifleştirdiğini hatta cezalandırdığını görmeli artık…
Bütün bunları niye yazıyorum? Önümüzdeki seçimlerde, sandıkta “Avına av olmak” hikayesini partili bir aktivist olarak, bir daha yaşamak istemiyorum.
Sosyal olayların reçetesi yoktur.
Ama önlemi ve çözüm önerisi var.
Bu gidişatın sivil önlemi de demokratik reformlar sofrasında halk ile “ rû bi rû” (yüz yüze) gelmektir.
Konuşmaktır, dokunmaktır, birbirini tamamlamaktır.
Var olan resmi, sivil kadrolar bilmem ki, neden La Fontainen’ın Körle Kötrümünü hatırlamazlar…?
Selam, Sağlık ve sevgi ile
(*) 08 Aralık 2014 G. Güncel Gazetesindeki röportajımın başlığı.
