banner4
23.07.2021, 12:20

AHLAKİ ÖĞÜTLER

İslam felsefesinin ilk büyük düşünürü Kindi (801-866), “Filozofa düşen, hakikatin nereden geldiğinin ve kim tarafından söylendiğinin önemi olmaksızın, onu minnettar karşılamaktır” der.

“Hak bilirliğin gereği olarak bize düşen, hakiki ve ciddi konularda kendilerinden büyük ölçüde yararlandıklarımız şöyle dursun, basit ve küçük ölçüde yararlandıklarımızı dahi karalamamaktır. Her ne kadar bazı gerçekleri görememişlerse de bize intikal eden düşünce ürünleriyle onlar, bizim atamız ve ortağımız sayılırlar. O ürünler bize, onların hakikatine eremedikleri birçok bilgiye ulaşmak için bir yol ve bir araç olmuştur. Özellikle şu husus bizce ve dilimizi konuşmayan bizden önceki seçkin felsefecilerce çok iyi bilinmektedir ki ne bir kişi ne de bir topluluk, kendi çabasıyla gerçeği tam olarak kuşatabilmiştir. Çabaları sonucunda bunlar ya gerçek adına bir şey elde edememişler ya da gerçekle kıyaslanınca, çok az şey elde edebilmişlerdir. Fakat her birinin gerçek adına elde ettiği o azıcık bilgiler bir araya toplanınca, büyük bir değer oluşturmuştur. O halde, bize gerçeği büyük ölçüde getirenler bir yana, onu azıcık olarak ulaştıranlara da şükür borcumuz büyük olmalı…” demektedir.

Öyleyse Platon’un “filozoflar kral, krallar filozof olmalı” sözünü tarihte ilk gerçekleştiren Stoacı düşünür Marcus Aurelius’un “Kendime Düşünceler”  isimli eserinden, onun ahlaki görüşlerini aktaralım.

Eski Roma İmparatoru ve filozofu Marcus Aurelius’un (121-180), kendini sorguya çekmesi ve ruhunun olgunluğa ulaşması için gösterdiği çabaları açıklayalım: “Artık yaşlandın! Sana egemen olan zihnin üzerinde yoğunlaş, onu kölelikten kurtar, bencil arzuların avucunda bir kukla gibi olmasına bir son ver, bunların zamanı geldi.” diyecektir.

M. Aurelius’a göre bilge kişi, bedenin arzularından ve tutkulardan uzak olmalı ve kendini tutmalıdır. Akıllı davranan kişi, sorumluluk duygusuyla cesurca yaşayan, huzurlu bir kişidir. İnsanların değer saydığı zenginlik, maddi zevkler, ün, saygınlık vb. şeyler, bilge kişi için ilgisiz kalınacak şeylerdir. Erdem, tek başına eksiksiz bir mutluluğu sağlayacaktır.

“Akıllı ruhun” niteliklerini şöyle sıralar: “Etrafımızdaki herkesi sevmek, kimseyi incitmemek; hakikat üzere dürüstçe yaşamak; hiçbir şeye olduğundan fazla değer vermemek, herkese hakkını vermek ve insanlara karşı alçak gönüllü davranmak…”

Arınmış bir ruhun sapasağlam duruşunu ise şu şekilde tanımlar: “Tam anlamıyla dürüst ve arınmış bir insanın zihninde, hiçbir zaman iltihaplanmış bir doku, bir bozulma, görünüşte sağlıklı ama içi çürümüş bir şey bulamazsınız…Ne dıştaki şeylere aşırı bağlılık, ne onlardan kopukluk, ne de hesabı verilemeyecek ya da gizlenmesi gereken bir şey!..”

Bilge kral Aurelius, insan kendi içinde iyi olmayı başarmışsa, başkalarının ona zarar veremeyeceğine inanır: “Başkasının kötü karakterine aldırma, yolundan sapmaksızın amacına doğru ilerle. Kötü bir karakter: Erkeksi olmayan, inatçı, yabanıl, kaba, hayvansı, çocuksu, umursamaz, yapmacık, başkalarının sırtından geçinen, para canlısı, zorba... Düşmanından öç almanın en iyi yolu, onun gibi davranmamak! Öyleyse yalın, dürüst, namuslu, ölçülü, içten, haksever, dindar, iyiliksever, sevecen, işine bağlı biri olarak kal. Başkalarının seni engellemesine izin verme, kendi iyiliğini doğruyu istemekte ve doğru davranmakta ara ve arzularını buna göre sınırlandır. Felsefenin seni eğittiği gibi kalmaya çaba göster. Dik dur:Başkaları ne yaparlarsa yapsınlar, ne söylerlerse söylesinler, ben kendi adıma iyi bir insan olmalıyım’ de.”

“Biri seni suçlar, senden nefret eder ya da birileri seni incitecek şeyler söylerse, ruhlarına yakından bak, ne tür insanlar olduklarını gör… ‘Bu insanın iyi ve kötü hakkındaki düşünceleri nedir?’ diye sor kendi kendine. Çünkü haz ve acı, bunların nedenleri, onur, onursuzluk, ölüm ve yaşam hakkında belli bir fikri varsa, onun belli bir biçimde davranması bana şaşırtıcı ya da tuhaf gelmez, tersine böyle davranmasının kaçınılmaz olduğunu düşünürüm.”

“…Seni öldürürler, parça parça ederler, lanetler yağdırırlar arkandan… Zihninin arı, dengeli, ılımlı ve adil kalmasını engelleyebilir mi bütün bunlar? Biri, duru bir tatlı su kaynağının başında durup ona lanetler yağdırsa da kaynak içilebilir suyunu fışkırtmayı sürdürür; içine çamur ya da gübre atsa, çabucak onu dağıtır, sürükleyerek götürür, geriye hiç kir kalmaz… Öyleyse içinde durgun bir su birikintisi değil, sürekli bir kaynak oluşturmak için ne yapmalısın? Özgürlüğüne, sevecenlik, yalınlık ve alçak gönüllülüğe sıkı sıkıya bağlı kalmalısın!”

İnsanın başına gelen belalara karşı O, sakin ve sabırlı kalmayı öğütler: “Dalgaların art arda gelip çarptıkları kaya gibi ol: Sağlam, kıpırtısız, çevresinde kaynayan suların dinginleşmesini seyreden. “Ben ne şanssızmışım ki, bu utanç verici olay başıma geldi!” deme. Tam tersi: “Ne şanslıyım, çünkü başıma gelen utanç verici şeye karşın, yılgınlığa kapılmıyorum, ne şimdiki zaman eziyor beni, ne gelecek ürkütüyor.” Bu tür bir şanssızlık aslında herkesin başına gelebilir, ama herkes yılgınlığa kapılmamayı başaramaz. Öyleyse, neden, bu bir şanslılık değil de şanssızlık olsun?”

Ona göre insanın varoluşu, kendi iradesiyle akıllıca yaptığı seçimlerdedir, başkalarının telkinleri, ruhun özgürlüğünü ve karar verme yetkinliğini bozar: “Günün birinde seni verdiğin sözü tutmamaya, onurunu kırmaya, bir başkasından nefret etmeye ya da kuşku duymaya ya da onu lanetlemeye, gerçek duygularını gizlemeye yahut duvarların ve perdelerin arkasında kalması gereken şeyleri arzulamaya zorlayabilecek hiçbir şeyi, hiçbir zaman kendine yararlı sayma…Kendi zihnine saygı duymayı seçen ve kendini onun mükemmelliğine bağlanmaya adayan insan sahnedeymiş gibi davranmaz, yakınmaz, ne yalnızlık ne de kalabalıklara gereksinim duyar, her şeyden önce de -en önemlisi bu- hiçbir şey aramaksızın, ama hiçbir şeyden de kaçmaksızın yaşayacaktır.”

“Yönetici ilkenin; kendi içine çekilip, kendinden memnun olduğu, direnişi akla aykırı olsa bile istemediği şeyi yapmadığı zaman yenilmez olacağını unutma. Yargısını akla ve dikkatlice düşünmeye dayandırdığında, daha da yenilmez olacaktır akıl. Bu nedenle, tutkulardan arınmış zihin, güçlü bir kaledir; çünkü insan sığınabileceği ve hiçbir zaman saldırıya uğramayacağı daha sağlam bir yer bulamaz. Bunu anlamayan, yalnızca bir cahildir; anlayan ama ona sığınmayansa, mutsuzdur.”

Başkalarının kusurları üzerinde yoğunlaşan insana Aurelius, insaflı ve hoşgörülü olmayı hatırlatır: “Başkalarının yanlışlarından ötürü kızdığın zaman, hemen konuyu değiştir; örneğin, paranın ya da zevkin, şöhretin ve benzeri şeylerin iyi olduklarını düşünerek yaptığın hataları anımsa… Bunları düşünürken, çok geçmeden öfkeni unutacaksın, çünkü öteki kimsenin böyle davranmak zorunda olduğunu düşüneceksin; başka ne yapabilirdi ki? Hiç kimseyi suçlamamalısın… Mümkünse, onu zorlayan nedeni ortadan kaldırmaya çalış. Eğer elinden geliyorsa, insanı düzelt; gelmiyorsa, sorunun kendisini; onu da yapamıyorsan, suçlamak neye yarar?”

Filozof Marcus Aurelius için hakikat ve adalet en önemli baş değerlerdir: “Bu dünyada gerçekten değerli olan bir tek şey vardır: Her zaman gerçeğe ve adalete uygun olarak yaşamak, yalancılara ve adil olmayanlara karşı bile anlayışlı olmak.”

Son olarak, hayatta acılarla karşılaşmamanın ölçülerini şu şekilde sıralar: “Söylediğin her sözcüğü tart; attığın her adıma dikkat et. Verdiğin her kararın ne gibi sonuçları olacağını düşün. Bir şey doğru değilse, onu yapma; gerçek değilse, söyle. Birincisi: Hiçbir şeyi rastgele ya da amaçsız yapma. İkincisi: Ortak yararla ilgili olmayan, hiçbir amaca yönelme.”

Söz konusu kitaptan alıntıladığım bu güzel ahlak öğütlerinin devamı için kitabı okumanızı tavsiye ederim.

Sözün başına dönecek olursak, değerli felsefeci Kindi’nin ilk çağ düşünürlerine karşı, şükran duyduğu sözlerle yazımızı sonlandıralım: “Nereden gelirse gelsin, isterse bize uzak ve karşıt milletlerden gelsin, gerçeğin güzelliğini benimsemekten ve ona sahip olmaktan utanmamalıyız… Çünkü hakikati arayan için hakikatten daha değerli bir şey yoktur. O halde, gerçeği eksik görmek ve onu söyleyeni ve getireni küçümsemek yakışık almaz. Hiç kimse gerçeği küçümsemez, tersine herkes ondan şeref duyar.”

Yorumlar (0)
12
az bulutlu