banner4
03.08.2021, 13:26

AHH  AZRA

İnsan bazen cellâdına gülümser.

Bu cellât, bazı yerlerde bir koca, bazı yerlerde bir baba, bazı yerlerde sevgili, arkadaş, kardeş ve bazen de eş olur.

Ama o cellât, gülümsediği mucizeliği mutlaka yok eder.

Çünkü nasıl ki faşizm, her türden farklılığı ret edip tek tip dayatmacı ve zorlu bir sistemin adıysa, erkek faşizmide, gücünün hegemonik egosuyla hareket edip karşı cinse üstünlük göstermeye çalışır.

Gösteremediğinde de onu yok etmeye kalkar.

Tıpkı ömrünün baharında olan Azra Gülendam Haytaoğlu’nun yok edilişi gibi.

Azra henüz 21 yaşındaydı.

Hayalleri, özlemleri, duyguları, gülüşleri vardı.

Üniversite tahsilini yapan, gazetecilik hayali olan pırıl pırıl bir gençti.

Yaşamın ve varlığın esas kanıtı olmasına rağmen, kendisini güçlü ve yenilmez zanneden bir cellât tarafından vahşice katledildi.

O cellâda, bu toplumda ‘’ erkek’’ diyorlar.

Erkekliğini bacak arasında zannedecek kadar küçük bir varlık olan o erkek, onu hayattan alıkoydu.

Eril faşizmi bir kez daha cellât yüzünü bizlere gösterdi.

Azra’nın gülüşü, sesi, dokusu, varlığı yok artık.

O cellât, sonsuz bir acının ve hüznün resmini çizerek karanlığa bıraktı Azrayı.

Yaşamın mucizeliği de Azrayla birlikte söndü.

Katledilen nice kadınların yaşama bahşettiği mucizeliğin sönmesi gibi.

Bir toplum, bir medya, bu korkunç vahşiliğe karşı, topluca ses çıkarmıyorsa ne için ses çıkarır.

Kendisini her türlü eylemi yapmaya muktedir gören bu faşist ve aynı zamanda erilist bakış ne şekilde ehilleştirilebilir.

Düşünsenize, bir adam gencecik bir kıza tecavüz edip boğuyor ve canavarca hisle parçalara ayırıp katlediyor.

Bu korkunç ve karanlık zihniyet ne vakte kadar bu şekilde devam edecek ki.

Gencecik kadınları, kızları katleden eril faşizmi, hangi gün son bulacak.

Bu acıya karşı ne denir ne yazılır bilemiyorum.

Bu vahşete ama ile yaklaşan, ufakta olsa kılıf bulmaya çalışan her insan, bu vahşiliğe ortaktır.

Koca bir hukuk dünyası bu vahşetler üstüne ayaklanmıyorsa, bu korkunç vahşetlere dur demiyorsa, bizim vergilerimizle maaşlarını alan yetkililer pasif bir tavır sergiliyorsa, o toplum çoktan çökmüş demektir.

Azra’nın katledilişi, bu toplumun içinde bulunduğu durumunda özetidir.

Ama kimin umurunda olsun ki.

Ne de olsa ateş düştüğü yeri yakıyor.

Bize ne değil mi.

Bizim kızımız, annemiz, eşimiz, akrabamız değil ne de olsa.

Yazıklar olsun hepimize.

Koca bir toplum, koca bir medya, hukuk ve siyaset dünyası hepimiz suçluyuz.

Hukuk, kadınların imdadına, feryat edişine yetişemiyorsa ve katledilişine böylesine sessiz veya eksik kalıyorsa o hukuk boş bir kavanozdan ibarettir.

Hukuk böylesine şirazesinden kaydığında, erk olanlar muktedir olmaya kalktığında, bu yara asla geçmez.

Bu cüretten ve gevşeklikten sebeptir ki, Türkiye’de hemen hemen her gün bir kadın ya katlediliyor ya şiddete uğruyor ya da baskıya maruz kalıyor.

Kendini bilmez bazı kesimlerde bu gevşeklikten bir başka gevşekliğe dönüşüp sözüm ona kılıflar bulmaya çalışıyor.

Nerede  anayasal hak ve güvencelerimiz.

İnsanın en temel hakkı olan yaşam hakkını koruyamayan bir sistem neyi koruyacak ki.

Koruyamaz.

Çünkü medyasıyla, toplumuyla, siyasetiyle, hukukuyla alçakça bir sessizlik ve dehşet verici bir çürümüşlük hakim her tarafta.

Utanmalıyız halimizden.

Ne de olsa bizden değil Azra.

Hanemizden, evimizden, ailemizden değil.

Ahh Azra..

Yazık ettiler sana.

Sen ve senin gibi katledilenlere.

Bin gözyaşı döksekte nafile.

Affetme bizi…

Yorumlar (4)
Anuka 3 yıl önce
Duygularımıza tercüman oldunuz. Yarım kalan hayatlar... Kirli elleriyle acımasızca o hayatları katleden ruhsuz canavarlar... İçinde bir nebze sevgi ve merhamet barındırmayan insan başka ne olabilir ki...
Uğurcan ses 3 yıl önce
Yüreklere dokunan bir yazı olmuş emeğinize sağlık.
Fatma inal 3 yıl önce
Sizler gibi değerli insanlar çok az...
Nurdan ülker 3 yıl önce
Degerli aile bireyim sevgili yiyenin maalesef yaşadığın coğrafya kaderin oluyor güzel degerli duyguların umulurki karanlıklara ışık olur teşekkür ederiz
12
az bulutlu