banner4
11.01.2021, 23:10

AĞAÇLANDIRMA SEFERBERLİĞİ

Bu makalemi, bilinen çizgimin dışına çıkarak farklı bir konuya ayırdım: Ağaçlandırma ve doğaya sahip çıkma seferberliği.

Son yıllarda dünyanın büyük kesiminde olduğu gibi ülkemizde de kuraklık, gündemin ilk maddelerinden biri.

Doğada renk cümbüşünden oksijen salınımına, yağmur yağmasından erozyonun engellenmesine, doğadaki hayvan varlığının korunması ve hatta artmasından kirli havanın dağılması ve karbonmonoksitin temizlenmesine kadar bilinen-bilinmeyen çok sayıda faydası bulunduğu ispatlanmış olan ağaca ve doğaya sahip çıkmak elzem iken, insanoğlunun yani herbirimizin bu husustaki aymazlığını nasıl izah edebiliriz?

Zaman zaman yazılı veya görsel basında ya da sosyal medyada, ülkemizin uzaydan çekilen fotoğraflarında, hızla çölleşmeye doğru gittiğimizi hepimiz görüyoruz. Görüyoruz görmesine ama, sadece vah tüh demekten başka hiçbir şey yapmıyoruz. Neden?

Ülkemizde ve dünyanın bazı bölgelerinde tektük de olsa doğa sever insanların, tamamen bireysel gayretleriyle bulundukları coğrafyayı yeşillendirdiklerini ve adeta çöl olan yaşadıkları ortamı, 25-30 yıl içinde ormana çevirdiklerini görüyoruz, gurur duyuyoruz, imreniyoruz ve takdir ediyoruz. Daha önce kıraç olan toprakların, çöl görünümündeki arazilerin yemyeşil olduğunu, bunun akabinde başta değişik kuş türleri olmak üzere, pek çok hayvanın da o bölgeye geldiğini ve çoğalmaya başladığını, içimiz açılarak ve keyif alarak gıbteyle izliyoruz. Peki biz de bu fedakar insanlar gibi birşeyler yapabilecekken neden yapmıyoruz?

En basiti, bazı dönemlerde Orman Bakanlığımızca yapılan ağaçlandırma kampanyalarına iştirak edemezmiyiz mesela? Ya da pikniğe gitmeyi seviyoruz da, gitmişken kendimiz ve ailemizle oralara uygun birer fidan dikip gelemezmiyiz mesela?

Bugün biz müslüman geçinirken, hristiyan Avrupa’nın veya ateist bir kısım uzakdoğu ülkelerinin ya da budist ülkelerin veya daha somut örnek olarak yahudi İsrail’in kurulduğu çöl topraklarında akıllı planlamalarla, bulundukları ortamları yeşillendirmeleri, doğaya ve hayvanlara bizden daha fazla sahip çıkmaları bizi neden düşünmeye sevk etmiyor, hiç düşündükmü?

Biz, “kıyamet kopuyor bile olsa elinizdeki fidanı dikin” diyen Hz Muhammed’in ümmeti değilmiyiz? Diktiğimiz ve yetiştirdiğimiz ağaçların Allahı zikrettiğine ve bunun bize de sevap olarak yazıldığına inanan bir dinin mensubu değilmiyiz? Ağaçları kesip, rant için ormanları yakıp, daha sonra da yağmur duasına çıkmak ne kadar tutarlı bir hareket olabilir?

Bugün Doğu Karadeniz bölgemiz dışında kalan tüm bölgelerde, ciddi bir ağaçlandırma seferberliğine ihtiyacımız var. Aksi takdirde, yani bu sorumsuzluk ve aymazlık içinde devam edersek, insanlık, 1-2 asıra kalmadan manzaralı lüks villalarında oksijen yetmezliğinden zehirlenerek ve/veya açlık ve susuzluktan ölecektir.

1402’de Ankara Çubuk yakınlarındaki savaşta, Timur’un fillerini ormanda sakladığını hepimiz tarih kitaplarında okuduk, öyle değil mi? Şimdilerde ise, bizim teslim alıp, nesillerimize devredeceğimiz bu güzelim ülkemiz böyle giderse gelecek 1-2 asıra kalmadan tamamen çöl olacaktır. 

İnsan neslinin sağlıklı bir şekilde devamı için doğaya sahip çıkmaya mecburuz. Bunun en kolay yolu ağaçlandırmadır. Ağaçlar ormana dönüştüğünde, yağmurlar artacak, hava temizlenecek, başta kuş türleri olmak üzere hayvanlar çoğalacak ve popülasyonla yeni doğal dengeler kurulacaktır.

O halde, basit bir hesapla herkes, her sene 1 ağaç dikse yılda 84 milyon, 10 yılda 840 milyon ağaç eder. Bir ormanın, orman vasfına gelmesi için ortalama 30-35 yıl geçmesi gerektiğini dikkate aldığımızda, herkes her sene 1 ağaç dikse, 35 yılda Türkiye’mizde ne kuraklık, ne kirli hava ne de erozyon tehlikesi kalacaktır. Başta kuş türleri olmak üzere, yeniden gelecek ve çoğalacak olan hayvanlar da ayrı güzellikler ve katkılar sağlayacaktır.

Geliniz, 2021 yılından itibaren gittiğimiz pikniklerde kişi başı 1 ağaç dikme ve diktiğimiz ağaçlara, kök salıp toprağa tutununcaya kadar birkaç sene izleme/sahip çıkma seferberliği başlatalım.

Vah, tüh diyerek izlemekle, sadece yağmur duasına çıkmakla olmaz bu işler. Önce gayret edelim, üretelim, hak edelim, sonra dua ederiz. Bence, şu anki durumumuz ve görüntümüz, sorunları görmezden gelerek, tembellikten ve sadece kendimizi kandırmaktan ibaret..

Yorumlar (1)
Yaşar Çiftçi/Kimya Yüksek Mühendisi 3 yıl önce
Bizim dini İnacımız ve Türk geleneklerimiz ağaca ormana bilime önem vermiş ama bizler ormanları yakıp yıkıp beton bloklarla doldurduk, keşke müslüman>n diyen herkes yaşın süresini okusa, Allahu-Teala Yasin üresinin 80 ayetinde size ateş yakasınız diye ağacı yaratım diyor, dünyada fotosentezle havadaki karbondioksiti ve topraktan aldığı suyu bünyesindeki klorofille glikoza selüloza ve oksijene çeviren tek canlı ağaç, keşke toplum anlayacak şekilde okusa ve okuduğunuda anlasa, biraz okuyup düşünse, her insanın ömrü maksimum 100 sene dünya kurulalı 4,5 milyar sene olmuş, son 50 yılda dünyaya ve dünya stmosferine verdiği zarar dünyayı ne hale getirmiş, acaba insanlar diktikleri gökdelende oksijen bitti&inde nasıl nefes alacak, insanoğlunun kazanma hırsı böyle giderse dünyanın ve yaşamında sonunu maalesef getirecek, ben bir kimyacı olarak gelecekle ilgili hiçte umutlu değilim Sayın Müsteşarım, tüm canlıların yıldızlar dahil tüm alemini oluşturan atomlar proton ve nötronlardan oluşur, proton iki yukarı bir aşağı kuarktan oluşurken nötron iki aşağı bir yukarı kuarktan oluşur ikisinin kütle farkı sadece % 0.14 dır bu fark olmasa nötronlar oluşamazdı yani bizim bildiğimiz kainattaki hiç bir madde oluşamazdı, yani Allahu-Taala her şeyi bir denge üzerine kurmuş, bizede dünyayı yaratmış, yaşam kaynağımız ise oksijen, oksijenin kaynağı ise ağaçlar ve ormanlar biz ne yapıyoruz ormanları yok edip dev beton bloklar dikiyoruz, ama kime sorsanınız en hakiki müslüman o kararı siz verin, saygılarımı iletiyorum Saygıdeğer Müsteşarım kaleminize sağlık Allah'a emanet olunuz
12
az bulutlu