8 Mart, Dünya Emekçi Kadınlar Günü
İnsanlık tarihi mücadele tarihidir.
8 Mart da binlerce yıllık insanlık tarihinin cemre düşürülen günlerinden biridir.
8 Mart biz insanları çoğaltan, büyütüp koruyan, eğitip geliştiren kadınların emek mücadelesi tarihidir.
8 Mart, resmi, özel, çalışan emek kadınlarının mücadele ve dayanışma günüdür.
Böylesi tarihi bir günden söz etmek için, tarihe dönüp okumak, bilgilerimizi tazelememiz gerekir.
Her mücadele kayıplarını, kazanımlarını, gelişmelerini ve acılarını beraberinde taşır. Bugün, yarını doğurmak adına eskimektedir.
Yarını görmek için dünü bilmek lazım. Şüphesiz, özgürlük, eşitlik, emek ve bedel ödenmişlik adına bu özel günü anlamak ve anlatmak kadar anmakta lazım...
Her yeninin bir eskisi vardır.
Her bireyin bir hikayesi, her mesleğin bir tarihi vardır ve genele sarihtir.
Ama insanlığın toplumsal tarihi objektiftir. Evrenseldir. Bir uçtan bir uca ortak değerler taşır. Kolektiftir. Paylaşımcı ve öğreticidir. Etkendir. Edilgendir ve unutulmazdır.
Örneğin kapitalizm, bugünkü kapital olana kadar insanoğluna neler çektirip çektirmediği hakkında neler biliyoruz? Bilim, teknoloji, insan hakları, sosyalleşme, siyasallaşma, örgütlenme, ulusallaşma, demokratikleşme ve evrenselleşme, bugünkü yerini öyle kolay mı aldı devletlerin yapısında, insanların kültüründe? Tabii ki hayır!
Bakı, bugün ilişkilerimiz limoni de olsa; dört gözle üyelik yolunu gözlediğimiz Avrupa'nın ve henüz 200 yaşındaki ABD’nin dününü hatırlayın; kendi içinde ve denizaşırı coğrafyalarda ne kadar gaddar ve barbar oldukları tarihlerinin sarı sıcak sayfalarında tap taze durmuyor mu?
Amerika kıtasına ayak basan beyaz adamların Kızılderililerin, İnkalar'ın, Aztekler'in soyuna nasıl incir ağacını diktiklerini çizgi romanları Tomkis, Teksas, kovboy (sığırtmaç) veya militer infazcı-işgal birliklerini konu eden filmlerle bize bu soykırımları sevdirmeye çalışmaları yakın tarihimizden biliyoruz.
Ve 8 Martın Doğuşu…
Dünyadaki bu barbarca değişimlerde 8 marta gelesiye sanki, kadının yeri ve rolü sanki hiç yoktu. Ama kapitalist kârını düşünürken kapitalin yaratıcıları kadın işçiler de beraberinde uyanıyordu. Yani İş dünyasındaki bu uyanışta kadınlar da vardı. Takvimler Avrupa'da 19. yüzyılın 1848'ini gösterirken özellikle İngiltere'de işçiler uzun çalışma ve düşük ücretleri protesto etmek için Cartist Anarko sendikal hareketlerle makineleri kırmaya başladığı bilinçsiz ve anarşist sendikal evreyi yaşıyordu. Aynı yıllarda Amerika'da da emek, çalışma saatleri ve örgütlenme için emek bayrağı yükseltilmekteydi.
Tekstil iş kolundaki teknolojiye öteden beri kadın ve çocuk işçiler daha uyumlu, ucuz ve daha randımanlı olduğu bilinmektedir. Bu tercih elbette günümüz dünya işverenlerince hala izlenmektedir. Tekstil iş kolunda kadın ve çocuk işçi sömürüsüne 8 saatlik işgünü, eşit işe eşit ücret talebi ile grev hazırlıkları yapılır ve 8 Mart 1857 günü New York'ta tekstil işçisi kadınlar greve gider. Çalıştıkları fabrikayı işgal ederler. İşten atılmış arkadaşlarını dışarı, polisi de içeri bırakmaz, kapıları kilitlerler. Fabrika kundaklanır, yangın çıkar. Bu kez polisin onların dışarı çıkmasını engellediği rivayet edilir. Çıkan bu yangında 129 kadın yaşamını yitirir.
20. yüzyılın başlarına gelindiğinde sanayi toplumu sınıf çatışmalarına uluslararası dayanışmalarını da katmıştır. İşçi sınıfı yükselen değerler arasındaki yerini alır. Bunda da kadınların payı büyüktür.
1910 yılında Kopenhag'da toplanan 2. Enternasyonalin Kadınlar Konferansı'nda mücadele kadını Clara ZETKİN'in önermesiyle 8 Mart Dünya Kadınlarının uluslararası mücadele ve dayanışma günü ilan edilir.
1975 yılında BM (Birleşmiş Milletler) tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak resmen kabul edilir.
Kadınlarımız bu dünyanın yarısı olduğu kadar, her ülkede olduğu gibi bu ülkenin de yarısı. Ya eğitimi, sosyoekonomideki yeri ve rolü ne?
Her şeye rağmen ülkemizdeki kadın hakları, mücadelesi ve kadının geldiği yer anlamında da iyimseriz. Ancak, hala kadınlara, kapitalizmin özgürlüklerini feodalizmin "kara" kefeninden iyi göstersek de, kadını törelere kurban ettiren kapitalist olanakların özendirici ve ahlaksız payı, yanlış yaklaşımlarla medyatikleştiriliyor. Negatifleştiriyor.
Kadınsız bir dünyada sosyal ve ekonomik bir yaşamın neden yapraksız, çiçeksiz kuru bir dala benzediğini ve bu duruşun kadının eğitimi ve yaşamdaki yeriyle ne kadar alakalı olduğu inkar edilemez boyutlarda...
Evet, benim görüşüme göre kadınlarımız ailemizin doğal, eş başkanlarıdır. Onların eğitimli olmaları, meslek sahibi olmaları oldukça önemlidir. Çocukların yaşamı, eğitimi, terbiye seviyesi eğitimli bir annenin eliyle olması çocukları bir başka güzelleştiriyor.
Sistem ise biz farkında olmadan çoğu kez acılarımızla bizi bizle tatmin ve terbiye ettiriyor.
Örneğin, ekonomik zorluklar ve aile dünyası kıskacında Kadın cinayetlerini özendiriyor. Adına da namus diyorlar...
Kadınlar, gerçek yaşamda siyasette, ticarette, sosyal yaşamda eşitleşmede epeyce yol alsa da gerek pratikte gerek zihniyette sistemin girdabında hala bin bir zorluklarla karşılaşıyorlar.
Erkek egemen dünyada kadınların doğurmaktan öte çok şeyi sırtladığı görülüyor ama kabullenilmiyor.
Barış ve Demokrasi mücadelesini de biz erkeklerden daha cesur ve yerinde yaptıkları, pratikleriyle başka bir doğru…
Evet, Değerli Kadınlarımız; erkekçe söylersek;
Siz olmadan sevgi olmuyor
Siz olmadan eşitlik olmuyor.
Siz olmadan aşk olmuyor.
Siz olmadan çoğalmak olmuyor.
Siz olmadan konuşulmuyor.
Siz olmadan Barışın mayası tutmuyor.
İnanın siz olmadan hiçbir şeyin tadı tuzu olmuyor.
Selam size toplumun yarısı,
Selam size,
Saygı size,
Sevgi size,
Siz yiğitlerinin eksiğini, söküğünü omuzlayanlar .
Alfabeli, Alfabesiz Analar, her gününüz kutsaldır
8 Mart emek gününüzdür. (Roja keda we ye 8’ê Adarê)
8 Mart kutlu olsun. (Pîroz be 8’ê Adarê)